“Mobbing” mi? Yok öyle bir şey!

Uzun süreli maruz kalınan her sistem o sisteme dahil olanlar üzerinde yavaş ve derinlemesine bir ahlâk inşasına sebep olur. Sağlık sistemi; hastane yöneticisinden personeline, doktorundan hastasına, tüm insanların hayatlarının en az bir döneminde muhatap olup, dahil olacakları bir sistemdir. Bu sebeple bu sistemdeki bir kusura sessiz kalmak; silsileler halinde yarın yansımalarını bizzat karşınızda göreceğiniz neticeler verecektir ve vermektedir.

Mobbing, ara ara intihar haberleri ile gündemimizi sarsa da çabuk unutulup üstü kapatılan; sağlık sisteminin, mahiyeti ve neticeleri gerçek anlamda tam idrak edilemeyen, büyük bir problemidir. Mobbing kavramının ne olduğunu ve neleri içerdiğini hatırlamakta fayda var.

Mobbing; “işyerlerinde bir veya birden fazla kişi tarafından diğer kişi ya da kişilere yönelik gerçekleştirilen, belirli bir süre sistematik biçimde devam eden, yıldırma, karşısındakini pasifize etme, işten soğutmayı amaçlayan; mağdur ya da mağdurların kişilik değerlerine, mesleki durumlarına, sosyal ilişkilerine veya sağlıklarına zarar veren; kötü niyetli, kasıtlı, olumsuz tutum ve davranışlar toplamıdır.”1

Birey hakkında dedikodu yapılması ve bireyin bunu hissetmesi, kişinin özgüvenini sarsan davranışlar, bireyin susturulması ve aşağılanması, iş ile ilgili organizasyonlar konusunda haberdar edilmemesi, bireyin yapmış olduğu işin niteliğine uygun olmayan işler verilmesi, yapmış olduğu işe ilişkin sürekli olarak noksanlık bulunmaya çalışılması “mobbing” olarak değerlendirilmektedir.

Bir tıp talebesi, fakülteye adımını attığı andan itibaren gizliden gizliye; kliniğe geçtikten sonra ise aşikâr bir surette “kıdem” dersi beynine işlenir. Bu kıdem, ilimle birlikte artması gereken tevazu yerine enaniyet ile beslenince istibdat ve keyfiyet hükmetmeye başlar. İstibdat böyle bir silsiledir. En üst daireden başlayıp, en küçük daireye kadar yayılır.

En üst kademede bulunması gereken hukuk ve yönetimde keyfî hüküm başlamışsa, artık alttaki tüm kademelerde korku baskın duygu olur, güvensiz ve riyakar bir ortam oluşur.

Herkes yalnızca kendi menfaatinin bekçisi konumuna geçer. Adaletin üst mercilerde sağlanamayacağına kâni olmuş bir insan, en büyük hukuksuzlukları yapmaya gebe bir bireye dönüşür.

Eline en ufak bir güç, statü geçen kişi bunu bir altındakine karşı kullanmaktan geri durmaz. Bahanesi de hazırdır; “Ben de zamanında bunları yaşadım, bana da yaptılar” der geçer. Ezilmemek için ezmek ahlâkı sadece ast-üst ilişkilerinde değil, eşit kıdeme sahip insanlar arasında da yerleşmiş bir problemdir.

Bu istibdat kavramı Risale-i Nur eserlerinde; “İstibdat tahakkümdür, muâmele-i keyfiyedir, kuvvete istinad ile cebirdir, rey-i vâhiddir, sû-i istimâlâta gâyet müsâit bir zemindir, zulmün temelidir, insâniyetin mâhisidir. Sefâlet derelerinin esfel-i sâfilînine insanı tekerlendiren ve âlem-i İslâmiyet’i zillet ve sefâlete düşürttüren ve ağrâz ve husumeti uyandıran, hatta her şeye sirâyet ile zehrini atan…”2 bir durum olarak ifade edilmektedir.

Bu mobbing ve istibdat sisteminin kabul edilişi; insanın bir şeyleri değiştirme hamiyetini, faydalı olma ahlâkını bozup, “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” zihniyetini sahiplenmesine sebep olur.

Tıp fakültesinde şikayetçi olduğunuz hiçbir şeyin yönetim nezdinde bir kıymetinin olmadığı meselesi, her tıpçının daha ilk yıllarda öğrendiği acı bir gerçektir. Zaten sonraları hiçbir şey söylememek, hiçbir şeye karışmamak öğrenilir. Her konuşmanın sonunda sınıfta bırakılma, sınavların zorlaştırılması ve intörnlüğün uzatılması tehditleri ile rahatsız edici kelimelere maruz kalan tıp öğrencisi, gün sonunda sessizce okulunu bitirmeye çabalar.

Bu kökleşmiş bozuk ahlâkı ve sistemi ortadan kaldıracak bir çözümün ancak kanunun üstünlüğü, fikir ve vicdan hürriyeti ile olabileceğini ifade eden Said Nursî; “Kuvvet kanunda olmalı. Yoksa istibdât tevzî (dağılmış, yayılmış) olunmuş olur.”3 (Hakikî) “Meşrûtiyetin sırrı, kuvvet kanundadır, şahıs hiçtir. İstibdâdın esâsı, kuvvet şahısta olur, kânunu kendi keyfine tâbî edebilir.”4 demiştir.

Şu an sistemi temelden değiştirebilecek bir gücümüz olmasa da bu istibdat zincirini en küçük halkadan dahi olsa kırmaya çabalayarak; baskı ve korku ile değil, saygı ve hoşgörü ile yönetmenin metotlarını bulmaya çalışabileceğimizi ve en önemlisi “yaşadığı olumsuzlukları başkasına da yaşatma” ahlâkından vazgeçerek bu sisteme küçük darbeler vurabileceğimizi düşünmekteyim.

Ve sayıları çok olmasa da her şeye rağmen ömrünü insana hizmete ve faydaya adamış, kendi meslektaşı olan öğrencilerine kıymet veren ve öğretme sevdasında olan, bu mesleğe karşı umudumu muhafazaya vesile olan ve bu ahlâkı devam ettiren tüm aile bireylerime ve eğitimcilere teşekkür ediyorum.

Dipnotlar:
1) Mobbing Nedir? Ne Değildir? Tıklayınız.
2) Eski Said Dönemi Eserleri, Münazarat
3) Divan-ı Harb-i Örfi, Hakikat
4) Eski Said Dönemi Eserleri, Münazarat

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*