Keşifler biter mi?
Yeni bir bitki türünün keşfedildiği duyuruldu. Haber şöyle:
Denizli’deki Babadağ’ın zirvesi civarlarında yeni bitki türü keşfedilerek, “Zeybek Değneği” adıyla bilim dünyasına kazandırıldı.
Ege Üniversitesi’nden (EÜ) yapılan açıklamaya göre, EÜ Botanik Bahçesi Herbaryum Araştırma ve Uygulama Merkez Müdürü Prof. Dr. Hasan Yıldırım ile doktora öğrencisi Tuğkan Özdöl tarafından, halk arasında ismi “Çiçekli Değnek” olarak bilinen gruba ait yeni bir bitki türü keşfedildi.
Çan çiçeğigiller familyasından olan türe Türkçe “Zeybek Değneği”, bilimsel olarak ise “Asyneuma yildizianum” ismi verildi. Açıklamada görüşlerine yer verilen Prof. Dr. Yıldırım, çalışmalar sırasında buldukları türün, bilinen hiçbir türe benzemediğini fark ettiklerini ve üzerinde çalışmalar yaptıklarını belirtti. Ayrıntılı laboratuvar ve literatür çalışmalarının ardından türün henüz bilim dünyasında ismi olmayan yeni bir tür olduğu sonucuna vardıklarını aktaran Yıldırım, “Kew Bulletin isimli bilimsel taksonomi dergisine hazırladığımız makaleyi gönderdik. İşleme alınan makalenin yakın zaman önce yayınlanması ile bu yeni tür Asyneuma yildizianum olarak isimlendirildi. Türün adı, emekli botanik profesörü Bayram Yıldız’ın onuruna isimlendirildi.” ifadelerini kullandı.
Ahir zamana geldik ve halen ‘yeni tür’ler keşfediliyor. Acaba insanlığın ömrü bu keşifleri tamamlamaya yetecek mi?
Dünyanın en uzak yeri
Portekizli Amiral Tristao da Cunha’nın 1506 yılında keşfettiği Tristan da Cunha, dünyanın yerleşim yerlerine en uzak adası olarak dikkat çekiyor.
Güney Afrika’ya 2800 kilometre, Güney Amerika’ya ise 3200 kilometre uzaklıkta yer alan Tristan da Cunha adası, “Dünyanın kara parçalarına en uzak adası” olarak dikkat çekiyor. Sadece 241 kişinin yaşadığı ada, İngiltere’ye bağlı ve aktif bir volkana da ev sahipliği yapıyor.
Adanın uzaklığı seyahat severlerin ilgisini çekse de durum pek de ‘uzak’tan görüldüğü gibi değil…
241 kişinin yaşadığı ve en yakın yerleşim yerlerine binlerce kilometre uzaktaki adada ise sosyal tesis olarak 1 okul, 1 hastane, 1 postane, 1 müze ve 1 yüzme havuzu yer alıyor. 207 kilometre karelik topraklara sahip olan adada ana kısım 98 kilometre kareden meydana geliyor. İngilizce konuşulan ve para birimi olarak Sterlin kullanan ada, İngiltere sömürgesi olarak dikkat çekiyor.
Tristan da Cunha’nın resmi bir internet sitesi de var… tristandc.com’a giren kullanıcılar ada hakkında daha fazla bilgiye ulaşabiliyor. Sitedeki açıklamalarda seyahat planlayanlara yönelik şu ifadeler yer alıyor:
“Gezginler için tur paketimiz yok, otel yok, havalimanı yok, tatil temsilcisi yok, restoran yok, yüzmek için güvenli alan da yok!”
Adada herhangi bir güvenlik birimi de bulunmuyor. Suç işleyen ya da uyarılması gereken vatandaşlara kilise papazı nasihat veriyor… Tristan da Cunha, penguen ve albatros kuşlarına da ev sahipliği yapıyor. Sağlık hizmetlerinin hükümet tarafından sağlandığı adada sadece 1 doktor bulunuyor.
Ne diyelim? Dünya hali işte..
TBMM’den siz ne isterdiniz?
Milletin derdini anlatabildiği yerlerin olması iyidir. Türkiye Büyük Millet Meclisi de bir bakıma “dert dinleyen” makam sayılır. TBMM Dilekçe Komisyonu’na binlerce başvuru yapılması da bunu gösteriyor. İlgili haber şöyle:
TBMM Dilekçe Komisyonu’na 28. Yasama Dönemi’nde 10 bin 660 başvuru yapıldı. Komisyona içecekler için cam şişe kullanılmasının yasaklanması, toplu ulaşım ücretlerinin yolcuların ağırlığına göre belirlenmesi gibi ilginç istekler de iletildi.
Vatandaşların parlamentoya ilettiği dilek ve şikayetleri inceleyen TBMM Dilekçe Komisyonuna, 15 Mayıs 2023’ten bu yana 10 bin 660 başvuru yapıldı. Dilekçe Komisyonu Başkanlık Divanı, 23 toplantıda önceki dönemlerden devrolanlarla birlikte 18 bin 215 başvuruyu karara bağladı. Mevzuata uygun olmayan ya da mükerrer başvurular işlemden kaldırılırken, bazı dilekçelerin ise incelemesi devam ediyor.
Komisyona yapılan başvurular arasında, açık alanda sigara içilmesinin yasaklanması ve sigara içilebilen özel alanlar belirlenmesi de dikkati çekti. Kamu personel alımında 35 yaş şartının kaldırılması, memur ve memur emeklisi maaşlarının yükseltilmesi, memur kadınlar için doğum sonrası ücretli izin süresinin uzatılması gibi talepler de komisyon gündemine taşındı.
Bunlar da mühim, ama keşke bu dilekçelerin yüzde 90’ı “hak, hukuk ve adalet” talep eden dilekçeler olsaydı.
Fransız doktorun Gazze notu
Gazze’de görev yaptıktan sonra ülkesine dönen Fransız acil servis doktoru Pascal Andre, bölgede görev yapan tüm sağlıkçıların İsrail’in Gazze’ye soykırım niyetiyle saldırdığına şahit olduğunu belirtti. Fransız acil servis hekimi Pascal Andre, 8-22 Şubat tarihlerinde Gazze’nin Han Yunus kentindeki Avrupa Hastanesi’nde görev yaptı. Andre, bu süreçte İsrail’in saldırılarına maruz kalan Gazze’deki sivillerin yaşadıklarını Anadolu Ajansı muhabirine anlattı.
Bölgeye doktorların kurduğu Palmed Derneği aracılığıyla gittiğini belirten Andre, Avrupa Hastanesi’ne ulaşmakta zorluk çektiklerini ve bunun için 4 ay beklediklerini söyledi.
Andre, birkaç kilometre ötede ihtiyacı olanlar bulunmasına rağmen Refah Sınır Kapısı’nda aylardır bekleyen insani yardımlar olduğunu belirtti.
Gazze’de yorgun ve dehşete düşmüş bir halka tanık olduklarına dikkat çeken Andre, “Hatta gece gündüz uyumanızı engellemek ve kafanızda kalıcı bir ses bırakmak için bilerek orada sürekli bulunan droneların dehşetini bile yaşadık. İnsanlar bununla yaşıyor, neredeyse sürekli olan bombardımanlarla beraber yaşıyor.” dedi.
Sahaya giden ve savaş bölgelerinde doktorluk yapmış 2 Fransız meslektaşının da daha önce böyle yaralara tanık olmadığının altını çizen Andre, “(Meslektaşlarım) Sivillerin bu kadar hedef alındığı, kaçışın olmadığı bir savaş alanı görmediler.” dedi.
“Sağlıkçılar olarak soykırım niyetinin tanığı olduk.” diyen Andre, buna dair Gazze’den deliller getirdiklerini anlattı.
Tüm esirlerin serbest bırakılmasından yana olduğunu dile getiren Andre, 17 yılı aşkındır “esir” olan Gazzelilerin de serbest kalması gerektiğini sözlerine ekledi.
O halde soralım: Fransız doktor Pascal Andre’nin gördüğü gerçeği “dünya idarecileri” niçin görmüyor?
İlk yorumu siz yazın