Ağustos 2024 – Haber Yorum

Ya dünyaya çarparsa?

Kuyruklu yıldızların dünyaya çarpma ihtimali çoğu insanı eskiden beri korkutmuştur. Şimdi yeni bir “korku sebebi”nden bahsediliyor.

İşte o haber: “2029 yılında, Eyfel Kulesi’nden daha büyük bir asteroit Dünya’nın yanından geçecek. Bilim insanları, bu olayı 99942 Apophis’i incelemek için bir fırsat olarak görüyor. Avrupa Uzay Ajansı (ESA), Ramses misyonu için fon sağladı. Bu görevle, asteroitin boyutu, şekli ve yörüngesi hakkında bilgi toplanacak. Prof. Monica Grady, Dünya’ya 32 bin km yakınından geçerken yörüngesinde değişiklikler gözlemlenecek asteroidin Dünya’ya çarpması durumunda insanlığı yok edecek bir felaket olacağını söyledi.”

“Görev ayrıca Apophis’in bileşimi ve iç yapısının yanı sıra yörüngesine de ışık tutacak ve asteroidin 13 Nisan 2029 Cuma günü Dünya’nın 32 bin km yakınından geçerken (Ay’a olan mesafenin yaklaşık onda biri) nasıl değiştiğini araştıracak. ESA’nın uzay güvenliği program ofisi başkanı Dr. Holger Krag, ‘Dünya ile yaptığı uçuş kesinlikle benzersiz. Eğer gökyüzü açıksa, onu çıplak gözle görebilmeniz mümkün.’ dedi ve birkaç bin yıl boyunca hiçbir asteroidin bu kadar yaklaşmasının beklenmediğini sözlerine ekledi.”

Bu haberi okuyunca şöyle demek doğru olur: Bir yaprağın bile “izinsiz” yere düşmeyeceğini bilenlerden “asteroit”ten korkmasını kimse beklemesin…

Deprem oldu, hissettiniz mi?

Türkiye’de yılın ilk altı ayında 94 tanesi 4,0-4,9 büyüklüğü arasında, 5 tanesi 5,0-5,9 büyüklüğü arasında olmak üzere toplam 17 bin 343 deprem meydana gelmiş.

Haber şöyle: “Gazi Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bülent Özmen, yılın ilk 6 ayındaki deprem verilerini değerlendirdi.”

“Türkiye’nin, bine yakın ‘deprem üretme potansiyeli olan diri fay’ barındırdığını ve deprem aktivitesi yüksek ülkeler arasında yer aldığını belirten Özmen, ‘Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) tarafından 1145 deprem gözlem ağı ile Türkiye ve yakın civarında meydana gelen depremler gece gündüz takip edilmekte, kayıt altına alınmakta ve kullanıcıların hizmetine sunulmaktadır.’ dedi.”

“Türkiye genelinde meydana gelen deprem verilerine göre, 2024’ün ilk altı ayında (1 Ocak – 30 Haziran) 94 tanesi 4,0-4,9 büyüklüğü arasında, 5 tanesi 5,0-5,9 büyüklüğü arasında olmak üzere toplam 17 bin 343 deprem meydana geldi… Ülkemiz günde ortalama 95 depremle sarsıldı. Bu depremler nedeniyle 1 kişi hayatını kaybetti, 7 kişi de yaralandı.”

Peki, soralım: Bunca deprem olduğu halde bunları hissedip gerekli dersleri ve ibretleri alabiliyor muyuz? Depremlerin tesadüfi olduğu her halde kimsenin aklına gelmez.

Uzayda neler oluyor?

James Webb Uzay Teleskobu, 326 milyon ışık yılı uzaklıkta parlayan iç içe geçmiş bir çift galaksiyi görüntülemiş.

İlgili haber şöyle: ABD Havacılık ve Uzay Ajansının (NASA) Avrupa Uzay Ajansı (ESA) ve Kanada Uzay Ajansı (CSA) ile ortak çalışmasının ürünü olan James Webb Uzay Teleskobu, 326 milyon ışık yılı uzaklıkta, mavi yıldızlar ve gaz bulutuyla çevrili iki galaksiyi fotoğrafladı. NASA, teleskobun ilk tam renkli fotoğraflarını yayımlamasının ikinci yıl dönümünde “Penguen NGC 2936” ve “Yumurta NGC 2937” olarak adlandırılan iki galaksiyi iç içe geçmiş şekilde görüntülediğini belirtti. NASA’ya göre, Penguen NGC 2936 ve Yumurta NGC 2937 olarak adlandırılan komşu galaksiler on milyonlarca yıldır birbirine karışmış durumda.

“Bu iki galaksinin birleşerek tek bir galaksi haline geleceğine işaret eden NASA, aynı etkileşimin 4 milyar yıl içinde Samanyolu ve Andromeda galaksisi için de gerçekleşeceğini belirtti. NASA’nın Hubble Uzay Teleskobu’nun yerine geçmesi için 25 Aralık 2021’de fırlatılan Webb, uzaydaki en büyük gözlemevi olarak Dünya’dan 1,6 milyon kilometre uzaklıkta kainatla ilgili bilinmeyenleri araştırıyor. Teleskobun ilk tam renkli fotoğrafları 12 Temmuz 2022’de yayımlanmıştı.”

Acaba, bu “bilgi kırıntısı” uzayda yaşananların ne kadarını bize ulaştırmış oluyor? Yüzlerce ya da binlerce “uzay teleskobu” olsa kainattaki “sır”ları çözebilir mi? Düşünelim arkadaşlar…

Suç bizde, sorumluluk da bizde…

İklim değişikliği ve ülkelerin tutumlarını yansıtan araştırmaya göre küresel ısınmanın sorumlusu; insanların duyarsızlığı. Ancak bu konuda ülkeler arasında fikir ayrılığı uçurumu var. Finlandiya’nın %64’ü küresel ısınmanın artışında insanı temel problem olarak görürken Nijerya’nın sadece %17’si bu görüşe katılıyor. Türkiye’de ise katılımcıların %39’u küresel ısınmada insan davranışlarının, %35’i endüstrilerin, %17’si ise doğal sebeplerin payı olduğunu düşünüyor.

BAREM’in global ortağı WIN International, dünya çapında 39 ülkeden 33.866 katılımcının görüş ve düşüncelerine dayanarak iklim değişikliğini merkezine alan kapsamlı bir araştırma yayınladı. Türkiye ayağı BAREM tarafından gerçekleştirilen araştırma, küresel ısınmada hem suçun hem sorumluluğun insanda olduğunun global bir gerçek olarak kabul edildiğini ortaya koyuyor.

Araştırma, küresel ısınmadan insan davranışının sorumlu olduğuna inananların dünya genelinde neredeyse yarıya (%41) ulaştığını vurguluyor; ardından %33 ile endüstri ve %16 ile doğal sebepler geliyor. Devam eden krizin endüstri kaynaklı olduğuna İran nüfusunun yarısından fazlası inanırken (%52), Laos’un %12’lik bir kesimi bu faktörün önemli bir rol oynadığını düşünüyor.

Araştırmaların da ortaya koyduğu gibi insan eli değdi ve kâinat kirlendi. İnsanın “zalim” ve “cahil” olduğu buradan da anlaşılır herhalde…

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*