Yeni bir sayfa

Bundan yaklaşık on yıl önce, ilk yazım gazetede yayınlandığında, bir gün editör olacağım aklımın ucundan bile geçmezdi. Zaten, yayınlanan o ilk yazımın gazetede yayınlanacağı da aklıma gelmezdi. Bir imam-hatip öğrencisi olarak aldığımız Hadis dersinin ödevi olarak, seçtiğimiz bir hadisi bir sayfa kadar yorumlamamız gerekiyordu.

“Allah tevbekâr genci sever”, seçtiğim hadis buydu. Bir A4 kâğıdını dolduran ödevimi tamamladığımda babama okutmuştum. “Tamam, bunu yayınlayalım gazetede” dedi hemen. Bir taraftan sevinç, bir taraftan endişe. Kesinlikle yazımın yayınlanmasını istiyordum; fakat nasıl karşılanacağı, yazımın beğenilip beğenilmeyeceği noktalarında da endişe duyuyordum. Biraz bu endişeden belki, ilk yazım müstear bir adla yayınlanmıştı: “Emine Ç. Sultan”

Bilenin tanıyacağı, fakat bilmeyenin ehemmiyet vermeyeceği bir müstear. İnsan her ne kadar beğenilmemekten korksa da, emek verdiği bir şeyi başka bir isimle yayınlamak istemiyor. Bir iz ile bilinmek, kendine ait olduğunu bildirmek istiyor… Yeni Asya gazetesinin “Elif” ekinde yayınlanan bu yazının basılı hali elime geçtiğinde heyecanla okula götürmüş, arkadaşlarıma göstermiştim. Onlar da -biraz benim rızam dışı olarak- Edebiyat öğretmenimiz Jale Bozer’e okutmuştular. Epey çekinmiştim hatırladığım kadarıyla. Dediğim gibi, eleştirilmek korkusu… Benim bir iddiam yoktu ki bu yazı gazetede yayınlansın diye, babam demişti. Bereket versin, öğretmenimiz beni üzen bir yorumda bulunmamıştı. Yazıda kullandığım “nikmet” kelimesinin manasını sorduğunu hatırlıyorum. Ben de kulak dolgunluğuna dayanarak kullanmış olmalıyım ki, tam ifade edememiştim. Fakat olsun, güzel bir şeyin başlangıcı olmuş meğer o ilk yazı.

Yıllar sonra, üniversiteye başladığım ilk yıl katıldığım “Gazetecilik Seminerleri” sonrası aldığım bir mesaj ile Genç Yorum dergisini “gençleştirme” çalışmalarına, bu çerçevede “Keçeli” dediğimiz genç yazar ekibine dahil olmak nasip oldu. Keçeli çok güzel başlamıştı, çok güzel işler ortaya koydu. Fakat her şeyin ömrü olduğu gibi onun da bir ömrü varmış. Ekip üyelerinin üniversiteden mezun olup, çalışma hayatına başlamaları ve daha başka sebeplerle birlikte Keçeli hitama erdi.

Ekibin yazmakta en zorlanan fertlerinden biriydim belki de. Her ekip buluşmasında “Yazamıyorum, konu bulmak çok zor. Kime hitap ettiğimi bilmiyorum…” ve benzeri çeşitli bahanelerle yazmayı bırakmak istediğimi ifade eder, yine sevgili editörümüz Şulenur Yıldırım ve arkadaşlar tarafından ikna edilirdim. Yazı yazmak meselesinde de bir eşik nokta var sanırım. Bilhassa bazı yazıları yazarken “doğum sancısı”na benzettiğim sancılar çektiğim halde, zaman ilerledikçe ve yazmaya devam ettikçe yazmanın kolaylaştığını fark ediyorum. 2020 yılında yayınlanmış “Nice 4 ve 40 senelere” başlıklı yazımda hem Keçeli ekibinin kuruluşundan, hem yazma serüvenimden az çok bahsetmiştim. O zaman dört senedir yazıyor olmak büyük bir şeydi. Şimdi tam sekiz sene olmuş. Sekiz senedir her ay bir şeyler karalıyoruz. Sağolsun, okurlarımızın dua ve teşvikleriyle hâlâ buradayız.

Bu ay ise yazma serüvenimizde yeni bir sayfa açılıyor. Sekiz sene önce çömez bir üniversiteli olarak yazmaya başladığım dergide, şimdi editörlük yapmak sayfası… Ellerinizde tuttuğunuz dergi, bir ekip işi elbette. Fakat bu ekibin işlerini yönetmek vazifesi bu ay bize tevdî edilmişti. Aynı lisedeyken yayınlanan ilk yazım gibi, Jale hocam onu okuyormuş gibi bir his. Sade bir yazarken derginin eksik yönlerini en çok eleştirenlerden biri bendim zira. İnsan, tanıdığını sevdiği gibi onun kusurlarını da görür ve bilir ya. Öyle bir şey… Eleştiren tarafta olmak kolaydı. Bakalım bu tarafta olmak nasılmış…

Gerçi ben işsiz bir insan değildim. Halihazırda “ev hanımlığı” gibi bir mesleğim var. Tatili ve molası olmayan bir meslek, malum. Hâl böyle olunca bizim editörlük ne kadar sürer bilemiyorum, ama o kadar da üzerinde düşünecek değilim.

Gayret bizden, tevfîk Allah’tan.

(Daha önce bazı vesilelerle “editör yazısı”nı yazmak nasip olmuştu. Yazmayı en sevmediğim köşeydi belki de. Kaderin cilvesine bakın, o da bizim üzerimizde artık. Yeni vazifemizde muvaffakiyet için dualarınızı bekleriz…)

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*